Ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
- On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
The cat is twenty days old.
- Kedi yirmi günlüktür.
The team's best striker scored twenty-three goals last season.
- Takımın en iyi forveti geçen sezon yirmi üç gol attı.
Tom is at a blackjack table.
- Tom bir yirmi bir masasında.
My brother is twenty one years old and is married.
- Erkek kardeşim yirmi bir yaşındadır ve evlidir.
Today is my little brother's twenty-second birthday.
- Bugün küçük erkek kardeşimin yirmi ikinci yaş günü.
She got married when she was twenty-five.
- O, yirmi beş yaşındayken evlendi.
Because she is twenty-five years old, she gets married.
- Yirmi beş yaşında olduğu için evlendi.
When I was twenty two years old, I was the master of the breast stroke.
- Yirmi iki yaşındayken, ben kurbağalama yüzüşün ustasıydım.
I'm twenty three-years old.
- Ben yirmi üç yaşındayım.