Even so ... she didn't have to slap me!
- Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
Nevertheless, I'm extremely proud.
- Yine de ben son derece gurur duyuyorum.
I doubt that Tom would help, but you should still ask him.
- Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.
Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.
- Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.
I can't, however, agree with your opinion.
- Yine de, fikrine katılamıyorum.
All dogs are animals. However, that doesn't mean that all animals are dogs.
- Bütün köpekler hayvandır. Yine de bu bütün hayvanların köpek olduğu anlamına gelmez.
You may not believe it, but it is nonetheless true.
- Sen buna inanmayabilirsin, ama yine de doğru.
Though he was poor, he was nonetheless happy.
- Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.
The sun was shining, yet it was cold.
- Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu.
We have yet to learn the truth.
- Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.
Peter didn't come after all.
- Peter yine de gelmedi.
Who knows, maybe Christmas in Boston won't be so bad after all.
- Kim bilir, belki Boston'daki noel yine de o kadar da kötü olmayacaktır.
You can probably guess what happens though.
- Yine de büyük olasılıkla ne olacağını tahmin edebilirsin.
She came even though the weather was bad.
- O, kötü havaya rağmen yine de geldi.
It might rain, but I'm going anyhow.
- Yağmur yağabilir ama yine de gidiyorum.
That has been my experience anyhow.
- O yine de benim tecrübemdi,
My wife has faults. None the less, I love her.
- Karımın hataları var. Yine de, ben onu seviyorum.
I cannot go to the party, but thank you for inviting me all the same.
- Partiye gidemem, yine de beni davet ettiğin için teşekkür ederim.
Thank you all the same.
- Yine de teşekkür ederim.
She wanted to go out anyway.
- Yine de dışarı çıkmak istedi.
Let's hope for the best anyway.
- Hayırlısı diyelim yine de.
At any rate, I can go out when it stops raining.
- Yine de, yağmur durduğunda dışarı çıkabilirim.
Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece.
- Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.