Have you finished yet?.
Wiktionary is yet another reason to be cheerful.
K-2 is yet higher than this.
I thought I knew you, yet how wrong I was.
The workers went to the factory early and are striking yet.
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
Yemek henüz hazır değil.
- The food's not ready yet.
Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
- Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
Bu ilaç eczanelerde hâlâ satılmamaktadır.
- This medicine is not sold yet in pharmacies.
Kompozisyonun yine de en iyisi.
- Your composition is the best yet.
Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.
- We have yet to learn the truth.
Hatta biz onu henüz tartışmadık.
- We haven't even discussed that yet.
Sonunda gerçeği öğrenecek.
- He is yet to know the truth.
Sonunda soğuk algınlığın bitti mi?
- Are you over your cold yet?
Şimdiye kadar anne ve babana söyledin mi?
- Have you told your parents yet?
Tom şimdiye kadar anahtarlarını buldu mu?
- Has Tom found his keys yet?
Tom şimdiye dek Boston'a gitmedi.
- Tom hasn't yet been to Boston.
Şimdiye dek benim hakkımda Tom'la konuştun mu?
- Did you talk to Tom about me yet?
Oysa, onun sıkıntıları bitmedi.
- Yet, his troubles are not over.
John henüz gelmedi, ancak o gelirse, seni ararım.
- John has not come yet, but when he does, I will call you.
Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
- Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
Şimdilik her şey yolunda gidiyor.
- As yet, everything has been going well.
Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım.
- I have not heard a word from him as yet.
Şu anda hiç planın var mı?
- Do you have any plans yet?
Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.
- At present, consensus has yet to be reached.
Henüz hoşnut değilim.
- I'm not satisfied yet.
Ondan hoşlanmamak için Tom'u henüz yeterince iyi tanımıyorum
- I don't know Tom well enough to dislike him yet.
Henüz emin değilim fakat sanırım bir öğretmen olacağım.
- I'm not sure yet, but I think I'll become a teacher.
Tom 2.30'da burada olmayı kabul etti fakat o henüz burada değil.
- Tom agreed to be here at 2:30, but he's not here yet.
Tom henüz kalkmadı. O genellikle 7.30'a kadar yatakta kalır.
- Tom isn't up yet. He usually stays in bed until 7:30.
Gilbert gene geç kaldı.
- Gilbert is late yet again.
Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.
- The wind blew harder yet when we reached the top of the hill.
Daha bir şey görmedin ki.
- You ain't seen nothing yet.
Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.
- The wind blew harder yet when we reached the top of the hill.
Bill, şu ana kadar Spot'u yürüyüşe çıkardın mı?
- Bill, did you take Spot for a walk yet?
Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?
- Have you finished reading today's paper yet?
O gelmek için söz verdi, ama henüz dönmedi.
- He promised to come, but hasn't turned up yet.
Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.
- Tom's already here, but Bill hasn't come yet.
Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.
- Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward.