You're not authorized to be here.
- Burada olmak için yetkili değilsin.
We are the only authorized distributor for this product.
- Biz bu ürün için tek yetkili satıcıyız.
We need competent leaders.
- Yetkili liderlere ihtiyacımız var.
The new waiter should be much more competent.
- Yeni garson çok daha yetkili olmalıdır.
Canadian officials weighed the supplies of each man.
- Kanadalı yetkililer, her insanın malzemelerini tarttı.
Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.
- Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.
The authorities have been hiding the facts from the public.
- Yetkililer gerçekleri halktan gizliyordu.
The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
- Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
Tom is entitled to do that.
- Tom onu yapmaya yetkili.
Tom is entitled to do that.
- Tom onu yapmaya yetkili.
You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
I am the executive director of the museum.
- Ben müzenin yetkili müdürüyüm.