yetiştir

listen to the pronunciation of yetiştir
Турецкий язык - Английский Язык
brought up

My youngest brother was brought up by our grandmother. - En küçük erkek kardeşim, büyük annemiz tarafından yetiştirildi.

She was well brought up by her parents. - O, anne ve babası tarafından iyi yetiştirildi.

bring up

What does it matter how they bring up their own children? - Kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinin ne önemi var?

I want to bring up my son as my father did me. - Babamın beni yetiştirdiği gibi oğlumu yetiştirmek istiyorum.

{f} grown

Tea is widely grown in India. - Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.

Open-air markets sell food grown on local farms. - Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.

make grow
bring#up
yetiş
got on for
yetiş
get on for
yetiş
{f} overtaken
yetiş
overtook
yetiş
overtake

If you hurry, you will soon overtake her. - Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.

If you hurry, you will overtake him. - Acele edersen ona yetişirsin.

yetiş
catch up

I'll catch up with you later. - Daha sonra size yetişirim.

I had to run to catch up with Tom. - Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.

yetiş
grown at
yetiştir
Избранное