I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
Plants need sunlight to grow.
- Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
I have to study hard to keep up with the other students.
- Diğer öğrencilere yetişmek için çok çalışmak zorundayım.
I couldn't run fast enough to keep up with them.
- Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.
Tom was too short to reach the top shelf.
- Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
You'll have to get a move on if you want to catch the train.
- Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
I had to catch the first train this morning to get here in time.
- Buraya zamanında gelmek için bu sabah ilk trene yetişmek zorundaydım.
I couldn't run fast enough to keep up with them.
- Onlara yetişmek için yeterince hızlı koşamadım.
I had to study hard to keep up with the other students.
- Diğer öğrencilere yetişmek için çalışmak zorundaydım.
You'll have to get a move on if you want to catch the train.
- Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
He hurried so as to be in time for the train.
- Trene zamanında yetişmek için acele etti.
She ran very fast to catch up with the other members.
- O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.
Tom ran like crazy to catch up with Mary.
- Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
You walk on and I will catch up with you later.
- Sen ilerle ve ben sana daha sonra yetişirim.
He'll soon catch up with Tom.
- O yakında Tom'a yetişecek.