She is a gifted artist.
- Yetenekli bir sanatçıdır.
You're a very gifted artist.
- Çok yetenekli bir sanatçısın.
Nancy is a capable nurse.
- Nancy yetenekli bir hemşiredir.
Who do you believe is the most capable?
- Kimin en yetenekli olduğunu düşünüyorsun?
You must be very talented, so as I!
- Sen, benim gibi çok yetenekli olmalısın.
Tom is a talented actor.
- Tom yetenekli bir aktör.
Tom is very skilled in manual labor.
- Tom el işinde çok yetenekli.
Joseph is a skilled economist.
- Joseph yetenekli bir ekonomisttir.
Tom is a very able teacher.
- Tom çok yetenekli bir öğretmendir.
He was an extremely able man.
- O oldukça yetenekli bir adamdı.
He was a famous poet and a competent diplomat.
- O ünlü bir şair ve yetenekli bir diplomattı.
Tom is quite competent.
- Tom oldukça yetenekli.
That actor is both handsome and skillful.
- Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
Tom is an accomplished swimmer.
- Tom yetenekli bir yüzücüdür.
Penguins are accomplished swimmers.
- Penguenler yetenekli yüzücülerdir.
You have great talent. You are truly gifted.
- Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
He has a good art of talking.
- O, konuşma sanatında yeteneklidir.
I wasn't very efficient.
- Çok yetenekli değildim.
He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
We were incredibly intelligent about some of the hazards that we faced.
- Biz karşılaştığımız tehlikelerin bazıları hakkında inanılmaz yetenekliydik.
Tom is a skillful carpenter.
- Tom yetenekli bir marangozdur.
The girl is skillful with her fingers.
- Kız parmakları ile yeteneklidir.
I showed them the difference of ability.
- Yetenek farkını onlara gösterdim.
The girl lacked musical ability.
- Kız müzikal yetenekten yoksundu.
Musical talent usually blooms at an early age.
- Müzikal yetenek genellikle erken yaşlarda verimli olur.
Talent for music runs in their blood.
- Müzik için yetenek onların kanında akar.
Tom is a skillful carpenter.
- Tom yetenekli bir marangozdur.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
- İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
You're a very gifted artist.
- Çok yetenekli bir sanatçısın.
She is a gifted artist.
- Yetenekli bir sanatçıdır.
The amateur singer won first in the talent show hands down.
- Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.
He is able man, but on the other hand he asks too much of us.
- O yetenekli bir adam ama diğer taraftan o bizim hakkımızda çok soru soruyor.
You can't know his merits by his appearance.
- Onun görünüşüyle yeteneklerini bilemezsin.
He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
I finally passed the aptitude test for higher management studies.
- Ben yüksek yönetim çalışmaları için nihayet yetenek sınavını geçtim.
You have good instincts.
- Senin güzel yeteneklerin var.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.