It's a localized phenomenon: it only happens around non-sceptics.
The local name of Tsez is cezyas mec.
- Tsezcenin yerel adı cezyas mec'dir.
The local name of Tsez is cezyas mec.
- Didocanın yerel adı cezyas mec'dir.
There are still people who love eating native rice cakes.
- Hala yerel pirinç kekleri yemeyi seven insanlar var.
If you can't visit a country where they speak the language you are learning, find a local bar where native speakers of that language hang out and start hanging out there.
- Öğrenmekte olduğunuz dili onların konuştuğu bir ülkeyi ziyaret edemiyorsanız, o dilin ana dilini konuşanların takıldığı ve orada takılmaya başlayacağı bir yerel bar bulun.
There is an urgent need for the local government to help the homeless.
- Yerel hükümetin evsizlere yardım etmesine acil bir ihtiyaç var.
A successful local boy is coming home.
- Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.