I have no backup plan.
- Benim yedek planım yok.
Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
- Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
Tom is making spare parts in a car factory.
- Tom bir araba fabrikasında yedek parça yapıyor.
I don't have a spare shirt.
- Yedek bir gömleğim yok.
That class had a substitute teacher for the first week of school.
- O sınıf, okulun ilk haftası için bir yedek öğretmene sahipti.
Tofu can be used as a substitute for meat.
- Tofu, et için bir yedek olarak kullanılabilir.
Do you have an extra key?
- Yedek anahtarın var mı?
He had a duplicate key made from that one.
- Ondan yapılmış bir yedek anahtarı vardı.
May I borrow a duplicate key for Room 360?
- Oda 360 için bir yedek anahtar alabilir miyim?
Can I get you a refill?
- Sana bir yedek alabilir miyim?