She saw her daughter lying on the sidewalk, unconscious.
- O, kızını baygın halde kaldırımda yatarken gördü.
He learned English perfectly well, lying on the sofa and drinking beer.
- İngilizceyi mükemmel şekilde, kanepede yatarken ve bira içerken öğrendi.
Our yacht club has ten members.
- Yat kulübümüzün on üyesi vardır.
Tom can't afford to buy a yacht.
- Tom'un bir yat almaya gücü yetmez.
Whenever I lie down on my bed and read a book, I fall asleep.
- Ne zamam yatağıma uzanıp bir kitap okusam, uykuya dalarım.
Do you need to lie down?
- Yatmamız gerekiyor mu?
When do you usually go to bed?
- Genellikle ne zaman yatarsın?
I usually go to bed at ten.
- Genellikle saat onda yatarım.