He will be only too glad to help you.
- Sadece ,sana yardım etmekten çok hoşnut olacak.
There is not much I can do to help, I am afraid.
- Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
Tom will be assigned to assist you.
- Tom sana yardım etmek için görevlendirilecek.
Tom is here to assist us.
- Tom bize yardım etmek için burada.
The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
- Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
She devoted her life to helping the handicapped.
- O, özürlülere yardım etmek için hayatını adadı.
Tom's only too happy to lend a hand where necessary.
- Tom sadece gerektiği yerde yardım etmekten çok mutlu.
Tom doesn't make enough money to support his family.
- Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
Tom's only too happy to lend a hand where necessary.
- Tom sadece gerektiği yerde yardım etmekten çok mutlu.
The box was so heavy that Tom had to help Mary carry it home.
- Kutu o kadar ağırdı ki Tom Mary'nin onu eve götürmesine yardım etmek zorunda kaldı.
Child as he was, he worked hard to help his mother.
- O,çocukken,annesine yardım etmek için sıkı çalıştı.
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
I came back to help you.
- Sana yardım etmek için geri geldim.
Tom sent me back to help.
- Tom yardım etmek için beni geri gönderdi.
Don't tell Tom that Mary isn't planning on helping his mother.
- Mary'nin onun annesine yardım etmeyi planlamadığını Tom'a söyleme.
I was attracted to the idea of helping others and getting money.
- Diğerlerine yardım etme ve para kazanma fikri beni cezbetti.
Thank you for helping me with my homework.
- Ev ödevimde bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself.
- Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.
Advanced countries must give aid to developing countries.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
I was arrested for aiding in his escape.
- Onun kaçmasına yardım ettiğim için tutuklandım.
Give help to anyone who needs it.
- Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
I helped my father yesterday.
- Dün babama yardım ettim.
They assisted the painter financially.
- Mali olarak ressama yardım ettiler.
I would like you to assist me with my gardening.
- Benim bahçe işlerinde bana yardım etmeni istiyorum.