She spends a lot of time helping her children learn to deal with money.
- O, çocuklarının para ile alışveriş etmelerine yardım ederek çok zaman harcar.
Tom spends a majority of his time helping Mary.
- Tom zamanının çoğunluğunu Mary'ye yardım ederek harcar.
She eagerly took a second helping of ice cream.
Thank you for helping me with my homework.
- Ev ödevimde bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
I was attracted to the idea of helping others and getting money.
- Diğerlerine yardım etme ve para kazanma fikri beni cezbetti.
I expect him to come to our aid.
- Onun bize yardım etmeye gelmesini istiyorum.
The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
- Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
Yesterday I helped my father.
- Dün babama yardım ettim.
I helped my father yesterday.
- Dün babama yardım ettim.
They came to our assistance.
- Onlar bize yardım etmek için geldiler.
I assisted her in moving the furniture.
- Mobilyayı taşımada ona yardım ettim.