yaraya

listen to the pronunciation of yaraya
Турецкий язык - Английский Язык
to wound
yara
wound

Six hundred thousand men were killed or wounded. - Altı yüz bin asker öldürüldü veya yaralandı.

Many soldiers suffered terrible wounds in the battle. - Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.

yaraya tuz basmak
(deyim) Rub salt into the wound
yaraya ait
traumatic
yaraya iyi gelen
vulnerary
yaraya tuz biber ekmek
to sprinkle salt on the wound
yara
(Hukuk) injury

The injury caused the athlete great pain. - Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.

The F1 champion Michael Schumacher sustained a serious head injury. - F1 şampiyonu Michael Schumacher ciddi bir kafa yarasına maruz kaldı.

yara
{i} hurt

Was anybody else hurt? - Başka kimse yaralandı mı?

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

yara
{i} raw
yara
scald
yara
(Tıp) scar

The wound left a scar on her arm. - Yara kolunda bir iz bıraktı.

The wound left a scar on my arm. - Yara kolumda bir iz bıraktı.

yara
(Biyokimya) damage
yara
(Askeri) traumatism
yara
(Tıp) contusion
yara
sore

Tom is still a little sore. - Tom hâlâ biraz yaralı.

The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores. - Hemşireler yatak yaralarını önlemek için düzenli olarak hastayı çevirdi.

yara
scathe
yara
cut
yara
gash, rent, tear
yara
trauma
yara
(küçük) Scotch
yara
wound, sore, cut, injury, lesion, gash
yara
canker

My canker hurts, so I can't really eat. - Ağız yaram ağrıyor, bu yüzden gerçekten yemek yiyemiyorum.

yara
wound; open sore, ulcer; laceration; injury
yara
ulcer

I have a ulcer in my mouth. - Ağzımda bir yaram var.

yara
lesion
yara
bruise

She touched the bruise on his arm. - Onun kolundaki yaraya dokundu.

I fell down and bruised my knee. - Düştüm ve dizimi yaraladım.

yara
breach
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yaraya в Турецкий язык Турецкий язык словарь

YARA
(Osmanlı Dönemi) f. Güç, kuvvet, kudret, takat
Yara
(Osmanlı Dönemi) TE'Z
Yara
karha
Yara
ceriha
Yara
(Osmanlı Dönemi) CERH
Yara
şerha
Yara
cerahat
Yara
riş
Yara
(Osmanlı Dönemi) RAHNE
Yara
(Osmanlı Dönemi) CÜRAH
Yara
zahm
yara
Vücutta oluşan derin kesik ya da zedelenme
yara
Dert, üzüntü, acı
yara
Keskin bir şeyle, bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik veya zedelenme: "Mendilimi bir çatkı şekline sokarak başıma, yaramın üzerine sardım."- R. H. Karay
yara
Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık
yara
Keskin bir şeyle, bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik veya zedelenme
yaraya
Избранное