Tom survived the accident relatively unscathed.
- Tom kazayı nispeten yarasız atlattı.
Many soldiers suffered terrible wounds in the battle.
- Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.
Tom had been released from the hospital, but he was still recovering from the gunshot wound.
- Tom hastaneden serbest bırakıldı, ama ateşli silah yarası hâlâ iyileşiyordu.
The injury caused the athlete great pain.
- Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.
I stretch before exercising to prevent injury.
- Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.
Tom was hurt in a traffic accident.
- Tom bir trafik kazasında yaralandı.
Was anybody else hurt?
- Başka kimse yaralandı mı?
The wound left a scar on my arm.
- Yara kolumda bir iz bıraktı.
Tom had a new scar on his forehead since the last time Mary had seen him.
- Tom'un alnında Mary onu son gördüğünden beri yeni bir yara vardı.
The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores.
- Hemşireler yatak yaralarını önlemek için düzenli olarak hastayı çevirdi.
Tom is still a little sore.
- Tom hâlâ biraz yaralı.
My canker hurts, so I can't really eat.
- Ağız yaram ağrıyor, bu yüzden gerçekten yemek yiyemiyorum.
I have a ulcer in my mouth.
- Ağzımda bir yaram var.
I fell down and bruised my knee.
- Düştüm ve dizimi yaraladım.
She touched the bruise on his arm.
- Onun kolundaki yaraya dokundu.