Don't leave your work half done.
- İşini yarıda bırakma.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
They sat in a semi-circle.
- Onlar bir yarım daire içine oturdular.
Sami was lying on his side in a semi-fetal position.
- Sami yarı fetal bir pozisyonda yan yatıyordu.
The equator divides the globe into two hemispheres.
- Ekvator dünyayı iki yarımküreye böler.
Tomorrow's total eclipse of the sun will be visible from the southern hemisphere.
- Yarının toplam güneş tutulması, güney yarımküreden görünür olacaktır.
We dated on a semi regular basis until she moved to Australia.
- O Avustralya'ya taşınana kadar yarı düzenli aralıklarla buluştuk.
The square of any prime number is a semiprime.
- Herhangi bir asal sayının karesi bir yarıasaldır.
After the birth of your child, you should make your work part-time.
- Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
- Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
A function that is both quasiconvex and quasiconcave is quasilinear.
- Hem yarı-dışbükey hem de yarı-içbükey olan bir fonksiyon yarı-doğrusaldır.
Never do things by halves.
- Hiçbir işi yarım yamalak yapma.
You shouldn't do things by halves.
- İşleri yarım bırakmamalısın.
The team won the semifinals and advanced to the finals.
- Takım yarı finali kazandı ve finale yükseldi.
Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
- Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
Don't give up halfway.
- Yarı yolda pes etmeyin.