She is excellent at making speeches.
- O, konuşmalar yapmada mükemmeldir.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
One of my hobbies is making artificial flowers.
- Hobilerimden birisi yapay çiçekler yapmaktır.
The commission took no action.
- Komisyon hiçbir eylem yapmadı.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
Iron is used in building ships.
- Demir, gemi yapmada kullanılır.
I think it'll take more than a year to finish building our house.
- Sanırım evimizi yapmayı bitirmek bir yıldan daha fazla alacaktır.
He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
- O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Nowadays, cryptography is often used to make online communications and transactions more secure.
- Günümüzde, kriptografi genellikle online iletişim ve işlemleri daha güvenli yapmak için kullanılır.
Do you wish to make any other transaction?
- Başka bir işlem yapmak ister misiniz?
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
She advised him to get more exercise.
- O ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.
She advised him to exercise.
- O ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.
It's a shame we only have one life to do so many things.
- Bu kadar çok şey yapmak için yalnızca bir hayatımızın olması yazık.
Tom doesn't use rinse. He only uses shampoo.
- Tom durulama yapmaz. O sadece şampuan kullanır.
Tom decided to go on a diet and lose some weight.
- Tom diyet yapmaya ve biraz zayıflamaya karar verdi.
The doctor instructed me to go on a diet.
- Doktor diyet yapmam için talimat verdi.
Sami didn't do anything to stop it.
- Sami onu durdurmak için hiçbir şey yapmadı.
I ask you not to fulfill for me any of my requests.
- İsteklerimden herhangi birini benim için yapmamanı istiyorum.
Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams.
- Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı.
Tom showed up late to practice yesterday.
- Tom dün pratik yapmak için geç geldi.
I haven't taken a shower in three days.
- Üç gün içinde duş yapmadım.
She has made up her mind to go to America to study.
- O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
Tom made a promise to himself that he would never make the same mistake again.
- Tom aynı hatayı tekrar yapmayacağına dair kendine bir söz verdi.