Besides English, she also speaks German.
- İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
He likes sports as well as music.
- Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
He speaks German, not to mention English.
- İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşur.
He can speak German, not to mention English and French.
- İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra, Almanca konuşabilir.
He speaks two languages besides English.
- İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
- Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
In addition to English, he can speak French.
- İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.
In addition to being a doctor, he was a very famous novelist.
- İyi bir doktor olmasının yanı sıra, o çok ünlü bir roman yazarıydı.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.