She got burnt in the right hand.
- Onun sağ elinde yanık var.
This coffee tastes burnt.
- Bu kahvenin tadı yanık.
Many passengers suffered third degree burns.
- Birçok yolcu, üçüncü derece yanıklardan muzdaripti.
This coffee tastes burnt.
- Bu kahvenin tadı yanık.
Christine stayed in the shade all day, because she didn't want to get a sunburn.
- Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu.
After all day in the sun, Tom had a sunburned nose.
- Tom bütün gün güneşte kaldıktan sonra, burnunda güneş yanığı vardı.
I cannot believe you used to be blonde and tanned.
- Eskiden sarışın ve yanık tenli olduğuna inanamıyorum.
A devastating potato blight and famine struck in Ireland in the 1840's.
- Yıkıcı bir patates yanıklığı ve kıtlık İrlandayı 1840 yılında vurdu.
Look at that taxi driver, he's got farmers tan.
Many passengers suffered third degree burns.
- Birçok yolcu, üçüncü derece yanıklardan muzdaripti.
Tom had burns all over his body.
- Tom'un vücudunun her yerinde yanıkları vardı.