yaklaşan

listen to the pronunciation of yaklaşan
Турецкий язык - Английский Язык
forthcoming
nearing
approaching

I saw a figure approaching in the distance. - Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.

We could hear the sound of people approaching. - Yaklaşan insanların sesini duyabiliyorduk.

upcoming

Tom agrees that Mary should do most of the driving on their upcoming trip. - Tom yaklaşan gezilerinde arabayı en fazla Mary'nin sürmesi gerektiği konusunda aynı fikirdedir.

Tom could use a little extra time to review for the upcoming test. - Tom yaklaşan testi gözden geçirmek için biraz ekstra zaman kullanabilirdi.

{s} oncoming
(Askeri) impending
coming

We want to wish you and your family all the joys of a coming New Year. - Yaklaşan Yeni Yılın size ve ailenize neşe getirmesini dileriz.

I've got a birthday coming up. - Yaklaşan bir doğum günüm var.

connivent
yaklaşan tehlike
imminence
yaklaşan ölüm
approaching death
birbirine yaklaşan
converging
yaklaş
(Bilgisayar) zoom in
yaklaş
(Bilgisayar) zoom
yaklaş
{f} near

Your birthday is drawing near. - Doğum günün yaklaşıyor.

Don't come near me. I have a cold. - Bana yaklaşma, soğuk almışım.

yaklaş
{f} approach

According to the weather forecast, the typhoon is approaching Okinawa. - Hava tahminine göre, tayfun Okinawa'ya yaklaşıyor.

He approached and fell on his knees. - O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

yaklaş
{f} approximate

The bridge is approximately a mile long. - Köprü yaklaşık bir mil uzunluğunda.

A person's heart is approximately the same size as their fist. - Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

yaklaş
come near

He does not let the opponent come near him. - O, rakibin ona yaklaşmasına izin vermez.

Don't come near me. I have a cold. - Bana yaklaşma, soğuk almışım.

yaklaş
{f} nearing

We're slowly nearing the end. - Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

çok yaklaşan
close at hand
yaklaşan
Избранное