We wish to invite Peter to Japan in the near future.
- Yakın zamanda Peter'ı Japonya'ya davet etmeyi istiyoruz.
It's unlikely that Tom will get out of prison anytime soon.
- Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil.
I don't think things will change anytime soon.
- İşlerin yakın zamanda değişeceğini sanmıyorum.
It happened quite recently.
- O, oldukça yakın zamanda oldu.
I was recently in an automobile accident.
- Yakın zamanda bir araba kazası geçirdim.