Felicja's children think that their father Lazarz is more handsome than Justin Bieber.
- Felicja'nın çocukları, babaları Łazarz'ın Justin Bieber'dan daha yakışıklı olduğunu düşünüyorlar.
My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
- Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
He's smart, handsome and polite.
- O akıllı, yakışıklı ve kibardır.
Tom is sweet, smart, and handsome.
- Tom tatlı, akıllı ve yakışıklıdır.
Tom plays in a band, and is very good looking.
- Tom bir grupta çalıyor ve çok yakışıklı.
He's really good looking.
- O gerçekten yakışıklı.
He's a good-looking man.
- O yakışıklı bir adam.
Tom is an extremely good-looking man.
- Tom son derece yakışıklı bir adam.