I'm a stranger in these parts.
- Buralarda bir yabancıyım.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Foreigners astound me.
- Yabancılar beni şaşırtır.
A foreigner? And where are you from?
- Yabancı mısın? Nerelisiniz?
Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I'm a stranger in these parts.
- Buralarda bir yabancıyım.
The man was a total stranger.
- Adam tam bir yabancıydı.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
Aliens prevented a major war on Earth by hidden manipulation.
- Yabancılar gizli bir manipülasyonla dünyadaki büyük bir savaşı önledi.
Being unfamiliar with foreign languages, you'll never be able to understand the foreigner's silence.
- Yabancı dillerle yabancı olursan, yabancının sessizliğini asla anlayamazsın.
The voice on the phone was unfamiliar to me.
- Telefondaki ses bana yabancıydı.
I feel like an outsider.
- Kendimi bir yabancı gibi hissediyorum.
You're not exactly an outsider.
- Sen tam olarak bir yabancı değilsin.
I'm not a xenophobe, because I also hate my own ethnic group.
- Ben yabancı düşmanı değilim çünkü kendi etnik grubumdan da nefret ediyorum.
They tried to hide their xenophobia.
- Onlar yabancı düşmanlıklarını saklamaya çalıştılar.