Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
This grass is too wet to sit on.
- Bu çim üstüne oturmak için çok yaş.
The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
- Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old.
- Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.
Such fishes as carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
Fish like carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.
John lives in New York.
- John New York'ta yaşar.
Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
He is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
She is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
Tears came to my eyes.
- Gözlerimden yaşlar geldi.
My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
The best time of life is when you are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
The best time of life is when we are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.