Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

yaşamlar

listen to the pronunciation of yaşamlar
Турецкий язык - Английский Язык

Определение yaşamlar в Турецкий язык Английский Язык словарь

yaşam
life

She soon adjusted to his way of life. - Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.

While there is life, there is hope. - Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.

yaşam
lifetime
yaşam
experience

They asked a lot of questions about my past experience. - Onlar benim geçmiş yaşamım hakkında birçok soru sordular.

Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad. - Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

yaşam
being

The living beings of the past were very different from those of today. - Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.

I'd like to go through just one day without being told I look like my brother. - Erkek kardeşime benzediğim söylenmeden sadece bir gün yaşamak istiyorum.

yaşam
animation
yaşam
existence

Ghost existence does not prove that there's life after death. They can be elements of another dimension. - Hayalet varlığı ölümden sonra yaşamın olduğunu kanıtlamaz. Başka bir boyutun unsurları olabilir.

I'm sick of this hand-to-mouth existence. - Kıt kanaat yaşamaktan usandım.

yaşam
days

This was one of the best days of my life. - Bu, yaşamımın en iyi günlerinden biriydi.

In his autobiography, he repeatedly refers to his unhappy school days. - Öz yaşam öyküsünde, defalarca mutsuz okul günlerinden bahsediyor.

yaşam
life of
yaşam
living of
yaşam
of life
yaşam
vita
yaşam
life; living
yaşam
life, lifetime
yaşam
life; course of existence; state of existence (as a human being)
yaşam
living

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

yaşam
lives

Tom no longer lives in Boston. - Tom artık Boston'da yaşamıyor.

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yaşamlar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

yaşam
Hayat

Hayatını nasıl kazanıyorsun? - Yaşamak için yaptığın iş nedir?

Mars'ta hayat var mı? - Mars'ta yaşam var mı?

yaşam
Hayat: "Yaşamın kurallarını, kendi aleyhinde işliyor varsaydığı günden bu yana, umursamamıştı."- H. Taner
yaşamlar
Избранное