yaşamış

listen to the pronunciation of yaşamış
Турецкий язык - Английский Язык
lived

He is as great a musician as ever lived. - O şu ana kadar yaşamış büyük bir müzisyendir.

I think Beethoven is as great a composer as ever lived. - Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış olanlar kadar büyük bir besteci olduğunu düşünüyorum.

existed
yaşamış olmak
lived to be
yaşa
{f} live

Mike has a friend who lives in Chicago. - Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II. - Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.

yaşa
{f} living

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

aynı zamanda yaşamış olan kimse
contemporary
elizabet döneminde yaşamış olan kimse
Elizabethan
eş zamanlarda yaşamış olan
contemporary
viktoria döneminde yaşamış kimse
Victorian
yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

Long live the brotherhood of all peoples. - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

Did you know that some foxes lived on this mountain? - Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?

Tom knows a man who lives in Boston. - Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.

yaşa
inhabit

The region has never been inhabited by people. - Bölgede insanlar hiç yaşamadı.

In this country, most of the inhabitants are Sunni Muslims. - Bu ülkede yaşayanların çoğu Sünni Müslümandır.

yaşa
subsist
Турецкий язык - Турецкий язык
muammer
Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret