yaşamış

listen to the pronunciation of yaşamış
Турецкий язык - Английский Язык
lived

I think Beethoven is the greatest composer who ever lived. - Ben Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci olduğunu düşünüyorum.

He is as great a musician as ever lived. - O şu ana kadar yaşamış büyük bir müzisyendir.

existed
yaşamış olmak
lived to be
yaşa
{f} live

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II. - Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.

yaşa
{f} living

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

I like living with you. - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

aynı zamanda yaşamış olan kimse
contemporary
elizabet döneminde yaşamış olan kimse
Elizabethan
eş zamanlarda yaşamış olan
contemporary
viktoria döneminde yaşamış kimse
Victorian
yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

Long live the brotherhood of all peoples. - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

Do you know where Miss Hudson lives? - Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?

They don't know what difficulties Tom went through in his youth. - Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.

yaşa
inhabit

Animals inhabit the forest. - Hayvanlar ormanda yaşar.

In this country, most of the inhabitants are Sunni Muslims. - Bu ülkede yaşayanların çoğu Sünni Müslümandır.

yaşa
subsist
Турецкий язык - Турецкий язык
muammer
Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret
yaşamış
Избранное