The challenges are daunting, but we can overcome them.
- Zorluklar yıldırıcı ama biz bunların üstesinden gelebiliriz.
It was a daunting task.
- Yıldırıcı bir görevdi.
Visitors to that town increase in number year by year.
- Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.
He has been in Japan for three years.
- O üç yıldır Japonya'da.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.
- Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.
Tom hasn't sung in years.
- Tom yıllarca şarkı söylemedi.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.
- Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.
Senede dört mevsim vardır: Bahar, yaz, güz ve kış.
- Bir yılda dört mevsim vardır: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.