yığış

listen to the pronunciation of yığış
Турецкий язык - Английский Язык

Определение yığış в Турецкий язык Английский Язык словарь

yığ
{f} pile

Tom threw his dirty socks on the pile of clothes in the corner of his room. - Tom odasının köşesindeki elbise yığını üzerine kirli çoraplarını attı.

Tom put a pile of letters on Mary's desk. - Tom, Mary'nin masasının üstüne bir yığın mektup koydu.

yığ
amass
yığ
{f} heap

The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs. - Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.

Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted. - Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.

yığ
{f} lump
yığ
{f} stacked

Tom stacked the boxes up against the wall. - Tom kutuları duvarın önüne yığdı.

He must have stacked them up against the wall. - Onları duvarın dibine yığmış olmalı.

yığ
heap up
Турецкий язык - Турецкий язык
Yığmak işi veya biçimi