All sorts of rumors rose about her past.
- Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.
The index rose 4% from the preceding month.
- Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
The rocket went up smoothly.
- Roket sorunsuzca yükseldi.
A cheer went up from the audience.
- Seyircilerden bir tezahürat yükseldi.
Prices continued to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam etti.
I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
- Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
The average temperature has gone up.
- Ortalama sıcaklık yükseldi.
Why have coffee prices gone up?
- Kahve fiyatları neden yükseldi?
The river's water level has risen.
- Nehrin su seviyesi yükseldi.
Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness!
- Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.
In September, 1929, stock prices stopped rising.
- Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
The rising sun seen from the top was beautiful.
- Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
As global warming increases, sea levels get higher and higher.
- Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking.
- Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.
Prices are about to go up again.
- Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.