yüksel

listen to the pronunciation of yüksel
Турецкий язык - Английский Язык
(isim) Be lofty, be noble
{f} rose

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

went up

The rocket went up smoothly. - Roket sorunsuzca yükseldi.

A cheer went up from the audience. - Seyircilerden bir tezahürat yükseldi.

rise

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

Prices are still on the rise. - Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.

tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

gone up

The average temperature has gone up. - Ortalama sıcaklık yükseldi.

My grades at school have gone up. - Okulda notlarım yükseldi.

{f} risen

The exchange rate for the yen against the dollar has risen. - Yen için döviz kuru dolar karşısında yükseldi.

The level of water in the river has risen. - Nehrin su seviyesi yükseldi.

{f} rising

The yen is rising and the dollar is falling. - Yen yükseliyor dolar düşüyor.

The sun is rising now. - Güneş şimdi yükseliyor.

{f} tower

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

got high
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

{f} buoy
{f} towering
go up

It is certain that the price of gold will go up. - Altın fiyatının yükseleceği kesin.

Prices will continue to go up. - Fiyatlar yükselmeye devam edecek.

yüksel
Избранное