Fight back against the oppression of the ruling elite.
- Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
Your success depends a lot on how your manager and other people in the office perceive you.
- Sizin başarınız daha çok sizin yöneticinizin ve bürodaki diğer insanların sizi nasıl algıladığına bağlıdır.
He made a favorable impression on his bank manager.
- O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
Inertia is an important governing law.
- Atalet önemli bir yönetim yasasıdır.
Tom masterminded his father's death.
- Tom babasının ölümünü yönetiyor.
Mary conducted the orchestra using a baton.
- Mary bir baton kullanarak orkestrayı yönetti.
Who is conducting the orchestra tonight?
- Bu gece orkestrayı kim yönetiyor?
Who ruled this country?
- Bu ülkeyi kim yönetti?
The hand that rocks the cradle rules the world.
- Beşik sallayan el dünyayı yönetir.
Fight back against the oppression of the ruling elite.
- Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
The city of Aachen is administered as an independent district.
- Aachen kenti bağımsız bölge olarak yönetilmiş.
The ministry administers the internal affairs.
- Bakanlık iç işlerini yönetir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
India was governed by Great Britain for many years.
- Hindistan uzun yıllardır Birleşik Krallık tarafından yönetildi.
How are other people managing?
- Diğer insanlar nasıl yönetiyor?
I want to become better at managing my time.
- Zamanımı yönetmekte daha iyi olmak istiyorum.
We've flattered the director's vanity.
- Biz yöneticinin kibrini pohpohladık.
The directors were reluctant to undertake so risky a venture.
- Yönetim kurulu üyeleri çok riskli bir girişimi üstlenmeye isteksiz.
Most movies are written and directed by men.
- Birçok film erkekler tarafından yazılıp yönetilir.
The policewoman directed traffic.
- Kadın polis trafiği yönetti.