Metindeki bütün cümleleri hatırlamaya çalışma, bu neredeyse imkansız.
- Don't try to remember every sentence of the text, it's almost impossible.
Bu metini çevirmek için vaktim yok.
- I don't have time to translate this text.
O üslup bana oldukça garip görünüyor.
- That wording sounds rather strange to me.
Onun konuşmasının tam metnini okuduk.
- We read the full text of his speech.
Ders anında mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin cep telefonuna el konuldu.
- Mary's phone was confiscated because she was caught texting during class.
Valentina'nın annesi bir tekstil fabrikasında çalıştı.
- Valentina's mother worked in a textile plant.
Bangladeş'te bir tekstil fabrikası çöktüğünde 1000 işçiden daha fazlası öldü.
- More than a 1000 workers died when a textile factory collapsed in Bangladesh.
Düşünmek zorundayım. Başka bir ifade tarzı bulmayı deneyeceğim.
- I have to think about it. I'll try to find another wording.