Tom herkesin güvende olup olmadığını merak etmekten kendini alamadı.
- Tom couldn't help but wonder if everybody was safe.
Tom'un nerede olduğunu merak etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
- I can't help but wonder where Tom is.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Harika hediye için teşekkürler.
- Thank you for the wonderful gift.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
Öyle bir şeyi yapabilip yapamayacağımı merak ettim.
- I wondered if I could do such a thing.
Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.
- It's a wonder they're still awake.
Hapiste olmaman bir mucize.
- It's a wonder you're not in jail.
Onun hâlâ hayatta olması bir mucize.
- It's a wonder that she's still alive.
Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.
- Only a wonder can help us now.
O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- She looked around in wonder.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
- Tom wonders if it's true.
Ne yaptığımızı merak ediyor olacak.
- He will be wondering what we are doing.
Tom'un neden bu kadar erken gittiğini merak ettiğine bahse girerim.
- I bet you're wondering why Tom left so early.
Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
Tom va Mary kokunun ne olduğunu merak ederek şaşkın bakışlarla baktılar.
- Tom and Mary exchanged puzzled looks, wondering what the smell was.
The idea was so crazy that it is a wonder that anyone went along with it.
Miss Paynter had a little wonder as to whether the man, as she called Mr. Lacy in her own mind, had ever been admitted to this room. She thought not.
He's a wonder at cooking.
What a wonderful family!
- What a wonderful family.
Too much of a good thing is wonderful.
- Too much of a good thing is wonderful!