Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.
O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
- She complained continually that there was no money left.
İnsanlar, bunun farkında olsun veya olmasın, sürekli mutluluk ararlar.
- Human beings, whether they realise it or not, continually seek happiness.
Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
- Worm castings continually enrich the soil.
Ben sürekli olarak pazara giderim.
- I continually go to the market.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.
- Tom continually eats cake.