Endişelenme. Ben seninle kalacağım.
- Don't worry. I'll stay with you.
Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
- I've quit using French with you.
Sizinle yaşamayı seviyorum.
- I love living with you.
Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim.
- In that respect, I agree with you completely.
Yanımda neredeyse hiç param yok.
- I have almost no money with me.
Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.
- I take an umbrella with me when I go out.
Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
- We can't help Tom with that.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
- In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
Onunla sinemaya gitmeye çekindim.
- I hesitated to go to the movie with him.
Çok sayıda tutucu Amerikalı onunla aynı fikirdeler.
- Many conservative Americans agreed with him.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.
- All the members of the club agreed with me.
Bununla bir sorunun var mı?
- Do you have a problem with this?
Ben bununla ilgilenmiyorum.
- I am not concerned with this.
Jack is sick today and doesn't really seem with it.
... And I want to show you that right now. ...
... Is, if you screw up, Google -- [ Laughter ] ...