Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
- Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
- I don't want to go back home. I want to party.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu.
- She was supposed to attend the party with him.
Keşke seninle birlikte partiye gelebilsem.
- I wish I could go to the party with you.
Onun partisi gerçekten eğlenceliydi.
- Her party was really fun.
Trang'in partisi bir cenaze sonrasında olduğu kadar eğlenceliydi.
- Trang's party was as fun as a funeral wake.
Davet edildiğim herhangi bir partiye giderim.
- I go to any party I am invited to.
Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.
- I asked twenty people to my party but not all of them came.
I can't possibly be a party to that kind of reckless behaviour.