Bilgi sınırlıdır; bilgelik daha sınırlı.
- Knowledge is scarce; wisdom is scarcer.
Buralarda yiyecek sınırlı mı?
- Is food scarce around here?
Yağmur bu ülkede seyrektir.
- Rain is scarce in this country.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
O adını güçlükle yazabiliyor.
- He can scarcely write his name.
Ben gözlerime güçlükle inandım.
- I scarcely believed my eyes.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.
- Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared.
Telefon kulübeleri burada çok az bulunur.
- Telephone booths are very scarce around here.