Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom looked deeply into Mary's eyes.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Deniz kendi kendine derinleşecek.
- The sea will turn deep by itself.
Derin deniz fobisine sahip misin?
- Do you have deep sea phobia?
Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
- I can't go out because I have a lot of homework.
Ailesini çok endişelendirdi.
- He caused his parents a lot of anxiety.
Onun romanları benim için çok anlaşılmazdır.
- His novels are too deep for me.
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
- We never experience our lives more intensely than in great love and deep sorrow.
Bir çok öğrenci Bay Brown'a saygı duyuyor.
- A lot of students look up to Mr Brown.
Bir çok çözümü düşünüyoruz.
- We are thinking of a lot of solutions.
Tom'un pes bir sesi var.
- Tom has a deep voice.
Sana yürekten âşığım.
- I'm deeply in love with you.
Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
- I am deeply interested in art.
He wants to make gobs of money selling cassettes.
... makes a lot of money. ...
... Next, it's telling me that I have a lot of users who speak ...