Tom penceresiz bir ofiste çalışıyor.
- Tom works in a windowless office.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
- He told me to leave the window open.
Dün camı kıran Tom idi.
- It was Tom that broke the window yesterday.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
Yeni kürk mantolar vitrinde sergilendi.
- The new fur coats were displayed in the window.
Vitrindeki elbise gözüme takıldı.
- The dress in the window caught my eye.
Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.
- That boy often breaks our windows with a ball.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
launch window; window of opportunity.