Şimdi nereye gidiyorlar?
- Where are they going to right now?
Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
- Do you know where your father went?
Demiryolu istasyonu nerede?
- Where is the railroad station?
Nerede oturmak istiyorsun?
- Where do you want to sit?
Demiryolu istasyonu nerede?
- Where is the railroad station?
Nerede oturmak istiyorsun?
- Where do you want to sit?
Nereden kitap alabilirim?
- Where can I buy books?
George'un tenis raketini nereden aldığını biliyor musunuz?
- Do you know where George bought his tennis racket?
Harita üzerindeki konumumuz neresidir?
- Where is my position on the map?
Hani küçük prensesim?
- Where's my little princess?
Nerede olursa bir şekerleme yapabilirim.
- I can take a nap wherever.
Nerede olursa olsun baskıyla mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız.
- We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs.
Size rehberlik etmek için hiçbir ders kitabı cevabının mevcut olmayacağı durumlar olacaktır.
- There will be situations where no textbook answer will be available to guide you.
Yabancı aksan sendromu henüz açıklanamayan, hastanın anadilini daha fazla düzgün şekilde telaffuz edemeyip yabancı bir aksanla konuşmaya başlamasıyla vuku bulan tıbbi bir durumdur.
- Foreign accent syndrome is an as-yet unexplained medical condition where the patient can no longer pronounce his mother tongue correctly and seems to have a foreign accent.
Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.
- His dog follows him wherever he goes.
Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
- In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
Amerika'da nereye giderseniz gidin, yollar ve otoyollar vardır.
- There are roads and freeways wherever you go in America.
O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
- His reputation goes with him wherever he goes.
Sen onun için nerede oda bulabilirsen kutuyu koy, lütfen.
- Put the box wherever you can find room for it, please.
Dışarı çık, dışarı çık, neredeysen!
- Come out, come out, wherever you are!
Her nereye gitse, oldukça sevilir.
- Wherever she goes, she is well liked.
Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm.
- I take my camera with me wherever I go.
Her nerede söylersen, Tom.
- Wherever you say, Tom.
Her nereye gitsem köpek beni izler.
- The dog follows me wherever I go.
Her nereye istersen gidebilirsin.
- You can go wherever you want to go.
Their job is to go where they are called.
I'll follow you wherever you go.
- I will follow you wherever you go.
I will follow you wherever you go.
- I'll follow you wherever you go.
Add quotations wherever they are needed.
Wherever have you been, all my life?.
You can sit wherever you like.
... I WILL SIT WHEREVER I WANNA SIT. ...
... us wherever we are. ...