O çalmaktan suçludur.
- He is guilty of stealing.
Tom, Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
- Tom accused Mary of stealing some money.
Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- I would rather starve to death than steal.
Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?
- Can you teach me how to steal?
O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
- He will not steal my money; I have faith in him.
Yoksulluk onu çalmaya zorladı.
- Poverty drove him to steal.
Bu gerçek bir kelepir.
- This is a real steal.