O her ne ise, ben yapmadım.
- Whatever it is, I didn't do it.
Her ne yapmak istiyorsan yap.
- Do whatever you want to do.
O sarhoşken, homurdanıyor ve kavga ediyor. O ayıkken, eline ne gelirse atıyor ve hiçbir şey söylemiyor.
- When he is drunk, he grumbles and fights. When he is sober, he lies on whatever comes to hand and says nothing.
Ne olursa olsun, hiç kimseye bunun hakkında bir şey anlatmayacağım.
- Whatever happens, I won't tell anybody about it.
Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
- I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
Hakkında suçlu hissedeceğin herhangi bir şey yok.
- You have nothing whatever to feel guilty about.
O, söylediğim her şeye inanır.
- He believes whatever I say.
Her yokuşun bir de inişi vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
Hakkında suçlu hissedeceğin herhangi bir şey yok.
- You have nothing whatever to feel guilty about.
Okumak istediğin herhangi bir kitabı alabilirsin.
- You may have whatever book you want to read.
Ölüm, hangi biçimde olursa olsun, iğrençtir.
- Death, in whatever form, is repulsive.
Hangi tür yardıma ihtiyacı varsa Tom'a ver.
- Give Tom whatever help he needs.
Whatever choice you make, there will be consequences.
She's like so whatever / You can do so much better.
Do you want Chinese or Mexican for lunch today? — Whatever.
... climb ever higher toward the heavens. ...
... the Big Bang creates all the energy that will ever exist, ...