Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.
- He despised those who lived on welfare.
Ben kamu refahı için çalışıyorum.
- I work for public welfare.
Sami sosyal yardımlar alıyordu.
- Sami was receiving welfare benefits.
Devletten aldığım yardımla geçiniyorum, ne arabam ne başka bir şeyim var.
- I'm living on welfare, without a car or anything.
Almanlar güçlü bir sosyal refah devletine değer verirler.
- Germans value a strong social welfare state.
Almanlar güçlü bir sosyal refah devletine değer verirler.
- Germans value a strong social welfare state.
Sosyal refahla ilgili konferansa katıldı.
- She attended the lecture on social welfare.
... gets $4 billion a year in corporate welfare. Basically, they get deductions that those ...