way of thinking (associated with a group, nation or region)

listen to the pronunciation of way of thinking (associated with a group, nation or region)
Английский Язык - Турецкий язык

Определение way of thinking (associated with a group, nation or region) в Английский Язык Турецкий язык словарь

thought
{i} düşünme: He was lost in thought. Düşünceye dalıp gitmişti
thought
{i} niyet
thought
f., bak. think
thought
{i} ilgi

Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum. - I look forward to hearing your thoughts on this matter.

Bununla ilgilenebileceğini düşündüm. - I thought you might be interested in this.

thought
tefekkür
thought
düşünceli

O, çok düşünceli bir kişidir. - He is a very thoughtful person.

Oh, teşekkürler! Ne kadar düşünceli. - Oh, thanks! How thoughtful.

thought
dalgın
thought
kanı

Bir şarkıcı olduğunu düşündüğüm kız farklı bir kişi olduğunu kanıtladı. - The girl who I thought was a singer proved to be a different person.

Ben onun babası olduğunu düşündüğüm adam tam bir yabancı olduğunu kanıtladı. - The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger.

thought
görüş

Tom görüşünü kaybettiğini düşündüğünü söyledi. - Tom told me that he thought he was losing his sight.

Yeni bir anlaşmayı görüşmek için buraya geldiğimizi düşündüm. - I thought we came here to discuss a new deal.

thought
düşünme

Bunu hiç düşünmedim, dedi adam. Ne yapmalıyız? - I've never thought about this, said the man. What should we do?

Hiçbir müzisyen o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi. - No musician would have thought of playing that music at the funeral.

thought
düşünülmek

Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir. - It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.

Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir. - Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.

thought
düşünce

Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi. - Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.

Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir. - It's thoughtless of her to say so.

thought
(isim) düşünce, fikir, sanı, görüş, kanı, niyet, düşünme, özen, ilgi, felsefe, az şey
thought
tartmak
thought
{i} sanı

Ben onun seni sevdiğini sanıyordum, ama gerçekte, o başka bir kız seviyordu. - I thought he loved you, but as it is, he loved another girl.

Los Angelos'ta büyüdüğünü sanıyordum. - I thought you were raised in L.A.

thought
a happy thought mutluluk veren düşünce
thought
{i} felsefe: French thought Fransız felsefesi
thought
tasavvur
thought
kanaat
thought
{i} düşünce, fikir
Английский Язык - Английский Язык
thought

Eastern thought.

way of thinking (associated with a group, nation or region)

    Расстановка переносов

    way of think·ing (associated with a group, na·tion or region)
Избранное