Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
- Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
Ted komünistler için oy vermek istedi.
- Ted wanted to vote for the communists.
Oy vermek onların hakkı.
- It is their right to vote.
Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
- Tom is old enough to vote.
Şu an oy kullanmak için kayıtlı mısınız?
- Are you currently registered to vote?
Oy kullanmak istemiyor musun?
- Don't you want to vote?
Hızlı bir karar için endişeli olduğundan, başkan bir oy için çağrıda bulundu.
- Anxious for a quick decision, the chairman called for a vote.
Kazanana karar vermek için oy kullanacağız.
- We will vote to decide the winner.
Delegeler onu ilk oylamada seçti.
- The delegates elected him on the first vote.
Oylama on altı Mayıs günü gerçekleşti.
- The vote took place on May sixteenth.
Nasıl oy vereceklerine dair küçücük soru vardı.
- There was little question how they would vote.
Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
- The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.
- It was clear to everyone that the vote would be close.
Kadınlara oy hakkı verildi.
- Women were given the right to vote.
Biz oy hakkına sahip özgür vatandaşlarız.
- We are free citizens with the right of vote.
The depository may vote shares on behalf of investors who have not submitted instruction to the bank.
The Supreme Court upheld the principle of one person, one vote.
... I've kept that promise and if you'll vote for me, then I promise I'll fight just as ...
... find God with your machine? If so, I will vote for it." The entire fate of an $11 ...