The dress in the window caught my eye.
- Vitrindeki elbise gözüme takıldı.
Tom went window-shopping.
- Tom bir şey almadan vitrinleri gezdi.
She stopped looking at the show window.
- Teşhir vitrine bakmaktan vazgeçti.
She looked in at the show window.
- O, teşhir vitrinine göz attı.
The shop windows display the latest fashion.
- Mağazanın vitrinleri en son modayı sergiler.
He pressed his face against the shop window.
- Yüzünü vitrine bastırdı.