The new fur coats were displayed in the window.
- Yeni kürk mantolar vitrinde sergilendi.
The dress in the window caught my eye.
- Vitrindeki elbise gözüme takıldı.
I saw Mary looking into a show window.
- Mary'nin bir vitrine baktığını gördüm.
She looked in at the show window.
- O, teşhir vitrinine göz attı.
He pressed his face against the shop window.
- Yüzünü vitrine bastırdı.
The shop window was broken by a stone.
- Vitrin bir taşla kırıldı.