Dikkat et! Bu maymun saldırgan.
- Watch out! This monkey is vicious.
Mary Kate hakkında ahlaksız söylentiler yaydı.
- Mary spread vicious rumors about Kate.
O, havlayan köpeğe şiddetli bir tekme attı.
- He gave the barking dog a vicious kick.
Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.
- Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
Ben nefesimi tutmaya çabalarken dalgalar beni şiddetle ileri geri fırlatıyordu.
- The waves were tossing me viciously to and fro as I struggled to hold my breath.
Sami, Leyla'ya şiddetle tecavüz etti.
- Sami viciously raped Layla.
Sami kötü niyetli bir satıcıydı.
- Sami was a vicious malicious salesman.
Sami kötü niyetli bir satıcıydı.
- Sami was a vicious malicious salesman.
Berbat bir döngüye giriyoruz.
- We are entering a vicious circle.
We may so seize on vertue, that if we embrace it with an over-greedy and violent desire, it may become vicious.