Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

vi menawar (tawar)

listen to the pronunciation of vi menawar (tawar)
Английский Язык - Турецкий язык

Определение vi menawar (tawar) в Английский Язык Турецкий язык словарь

bargain
{i} kelepir

Tom iyi kelepirleri bulmada iyidir. - Tom is good at finding good bargains.

Ben gerçek bir kelepir buldum. - I found a real bargain.

bargain
{f} pazarlık etmek
bargain
ten
bargain
(for ile) hesaba katmak
bargain
ucuz şey
bargain
(isim) pazarlık, uyuşma, anlaşma; kelepir; sudan ucuz şey, yok pahasına satılan şey; işlem (borsa)
bargain
{f} anlaşmak
bargain
{i} sudan ucuz şey
bargain
{f} karşılık [pol.]
bargain
{f} teklif [pol.]
bargain
{i} yok pahasına satılan şey
bargain
(fiil) pazarlık etmek, anlaşmak, değiş tokuş etmek; teklif [pol.], karşılık [pol.]
bargain
taahhüt etmek
bargain
bargain day tenzilâtlı satış günü
bargain
{i} anlaşma

Tom ve ben anlaşmaya vardık. - Tom and I made a bargain.

Bizimle anlaşmaya vardın. - You made a bargain with us.

bargain
uyuşmak
bargain
{f} değiş tokuş etmek
bargain
{i} iş anlaşması
Английский Язык - Английский Язык
bargain