Hemencecik birbirimizi sevdik.
- We liked each other right away.
Derhal Osaka'ya gitmeni istiyorum.
- I want you to go to Osaka right away.
Tom sadece derhal bir şey yemek zorunda olduğunu söyledi.
- Tom said he just had to eat something right away.
Tom bir an önce evlenmek istediğini söylüyor.
- Tom says he wants to get married right away.
Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
Hemen doktoru arayın.
- Call the doctor right away.
Ona bir araba çarptı ve hemen öldü.
- He was hit by a car and died right away.
O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
- He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
O kesiği hemen temizlemelisin, enfeksiyon kapmak istemezsin!
- You should clean that cut straight away, you don't want to get an infection!
This item is urgent, so please start on it right away.
This item is urgent, so please start on it straight away.