Çocuklarına çok büyük bir servet bıraktı.
- He left an immense fortune to his children.
O, çocuklarla oynamaktan çok büyük zevk alıyor gibi görünüyor.
- She seems to take immense pleasure in playing with children.
Denizciler engin okyanusta haftalar ya da aylar harcarlar.
- Sailors spend weeks or months in the immense ocean.
Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
- An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
Deprem muazzam büyüklükte bir tsunamiye neden oldu.
- The earthquake caused a tsunami of immense size.