İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor.
- I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum.
- Really? I thought she'd be the last person to get married.
Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı?
- Really? You have a favorite writer you always read?
Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin?
- Did you just really say that?
Gerçekten öyle mi oldu?
- Did it really happen like that?
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam.
- I can't really be certain that Tom didn't take the money.
Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
- I really want another chance.
Fransızcam cidden o kadar kötü mü?
- Is my French really that bad?
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.
- He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
Jingle Bells, Noel zamanı yaklaştığında popüler bir şarkı, aslında bir Noel şarkısı değildir. Sözleri Noel hakkında bir şey söylemiyor.
- Jingle Bells, a popular song around Christmas time, is not really a Christmas song. The lyrics say nothing about Christmas.
O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?